Kitap dünyasının Netflix adayı: Oyster
Netflix’in ve geçtiğimiz günlerde Türkiye’de de kullanıma açılan Spotify‘ın başarısı, video ve müzik sektörünün ardından kitap sektörü için de benzer bir girişimi beklenir hale getirdi. Geçtiğimiz yıl, aralarında Founders Fund’ın da bulunduğu bir gruptan 3 milyon dolar yatırım alan New York merkezli girişim Oyster, 100.000′in üzerinde kitaba ayda 9.95 dolara ulaşmayı mümkün kılıyor.
Oyster kurucularından Eric Stromberg amaçlarını, “kitap okuma yöntemlerimizi dönüştürmek ve ancak kitap okurken elde edilebilecek özel anları çoğaltmak” olarak özetliyor. Oyster bu amaca en hızlı şekilde ulaşmak için diğer e-kitap okuma araçlarından farklı olarak, tablet türü araçlar yerine her an yanımızda olan daha mobil araçlara -ilk olarak iPhone ve iPod Touch- odaklanmış durumda.
Sadece bir kütüphaneden fazlası
Her ne kadar telefonlar her an yanımızda olsalar da kitap okumak için pek cazip araçlar olarak görülmüyorlar. Oyster bu zorluğu aşmak için teknoloji ve kullanıcı deneyiminde yüksek standart sağlamanın tek başına yeterli olmayacağının farkında. Teknoloji ve kullanıcı deneyimine ek olarak sunulan içeriği de güçlü kılabileceklerinin bir ispatı, Amerika’da Big Five olarak bilinen en büyük beş yayıncı arasında yer alan HarperCollins ile çalışmaları olarak sayılabilir.
Takip etme, liste oluşturma, okuduklarını paylaşma, Facebook, Twitter, Instagram entegrasyonu gibi sosyal özellikler sunan Oyster, böylelikle 100.000′in üzerinde kitaba erişim sunan bir kütüphane imajından sıyrılıp, “tam bir okuma deneyimi” sunan bir mecra olmayı hedefliyor. Kullanıcıların davranışlarını değerlendiren öneri algoritması ve editörlerce düzenlenen kategorilendirme çalışmalarını da hizmetine dahil eden Oyster, sunduğu geniş arşiv içinde karar vermeyi olabildiğince kolaylaştırmak istiyor. Tüm bu özellikler ile daha aktif ve sadık bir kullanıcı kitlesine ulaşmayı hedefleyen Oyster, bunun bir getirisi olarak, kuruculardan Willem Van Lancker’in hedefleri arasında olduğunu açıkladığı Freemium hizmet seçeneğini de hayata geçirmeyi umuyor.
Oyster’ı bekleyen zorluklar
Netflix ve Spotify örnekleri; geniş miktarda içeriğe, abonelik yöntemi ile erişim sağlanması durumunda çok geniş kullanıcı kitlelerine ulaşılabileceğini ispatladı. Bu, Oyster’ı kolayca başarılı olabilecek bir girişim olarak gösterse de biraz daha derin bir analiz bazı zorlukların da köşe başında olduğunu gösteriyor. Bunlardan ilki, kitapların, içeriğin tüketimi açısından, video ve müzikten farklı olarak kullanıcının daha aktif eforunu gerektirmesi. Özellikle mobil kullanıcıların fazla sayıda içerikle kısa süreli etkileşim kurma alışkanlığında oldukları düşünülürse, kullanıcıların ilgisini Spotify ve Netflix’teki kadar canlı tutmak pek kolay olmayacaktır.
Bir diğer zorluk ise karlılık ve yayıncı problemleri olabilir. Oyster’ın vizyonunda ücretsiz hizmet verebilmek dahi olsa yayıncılar için en iyi yöntem halen tekil satışlar. Amazon, Kindle için verdiği e-kitap kiralama hizmetini aynı anda bir kitap ile sınırlı tutarken, eReatah aylık iki ya da dört kitap sahibi olmanızı sağlıyor. Benzer firmalardan 24symbols ise premium paketler ile gelir kalemlerini zenginleştirmeye çalışıyor. Bu örnekler gösteriyor ki abonelik bazlı servislerde yayıncıları tatmin edecek karlılığı yakalamak pek kolay değil. Spotify’ın gelirlerini 600 milyon dolar seviyelerine çekmesine rağmen halen kar elde edemiyor olması da telif haklarının abonelik bazlı çözüm sunmayı ne kadar zorlaştırdığına bir örnek olarak verilebilir.
Tüm bunlara rağmen Oyster başarılı olursa, ki umarım olacaktır, ayırt edici özelliği hızla tüketmek olan bir neslin bu alışkanlığını kitap okumaya kanalize ederek, insanlığa ciddi bir katkı vermesi de olasılıklar arasında.